Gün Batımı
Okurken dinlenilesi...
Neden her seferinde böyle kızıl kızıl, alev alev batıyorsun? Bir şeyler varda bana anlatmıyorsun? Yada anlatsanda, anlamayacağımdan şüpheleniyorsun. Eh tabi anlatmassın. Bulutlar gibi dostların varken. Ama takdire şayan bulutların dostluğu. Baksana bir yanları sen gibi kızıl kızıl diğer yanlara kap kara. Sen üzgünken onlarda üzülüyor. Halinden anlıyorlar. Da bir ben çözemedim.
Çok değişik bir varlıksın. Sabahta böyle kızıl kızıl doğuyosun. Öğlen bir bakmışsın o bulut olacak sırdaşlarının kolları arasında, gülümsemeler, kahkahalar; akşam ne oluyorda surat yapıyosun? Gidersen git be!
Hayır yani bu afra tafra ne? Sen gider gitmez karanlık çökecek zaten. Sukünete bürünecek hep bu yer-gök. Yine o arka bahçemde öten baykuşla başbaşa kalacağım. Baykuşları severim uçarken hiç ses çıkarmazlar. Ne geldikleri belli oluyor ne gittikleri.
Bu yüzden seviyorum ama arada kafamın tasını attırıyor. Zaten ayda yılda bir uğrar oldu ilham perim. İki dakkika sus be kardeşim. Hesapladım. Her 43 saniyede bir “Gulu! Guluuuu!” diyorsun. Ve yapıyorsun yapacağını ürkütüyorsun ilham perimi. Bir dahada gelmiyor zaten. Gece boyunca ve o sıkıcı sukünetle baş başa kalıyorum. Öylece bakışıyoruz...
Gece geç saatlerde gökyüzü koyu mavi tonuna bürünüyor ve yıldızlar daha bir parlıyor sanki. Ama o gece dolunay varsa işte o geceler hiç çekilmiyor. Yine o gecelerden biri ve saat an itibariyle 01:00. Ayaklarım dondu resmen. İstemsizce sallıyorum. Kulaklığımda çalan parça Clint Mansell - Aftermath. Baykuş için uzun bir gece olucak. Onu yanlız bırakmalıyım.
O ötedursun, “Gulu! Gulu!”